
Önce bu soruya bir yanıt arayalım
Yoga, Yoga-Sutra' larını ( योग सूत्र ) düzenleyen, ilk Yoga okulunun kurucusu olarak kabul edilen M.Ö. 200 yıllarında yaşamış oldugu düşünülen Patanjali' ye göre aslında tek bir formdan meydana gelmiştir ve bu Yoga yolu, Raja-Yoga ( रजा-योग ) yada Aştanga-Yoga ( Ashtanga -Yoga ) olarak adlandırılır.
Oysa, çevremize baktıgımızda Yoga' nın pekçok şekilleri oldugu kanısına kapılabiliriz. Günümüzde degişik isimler altıda pekçok Yoga çalışması yapılmaktadır.
Örnegin ; Hatha-Yoga, Kundalini-Yoga, Laya-Yoga, Jnana-Yoga gibi degişik isimler altında anılan çalışmalar ( Ashtanga Yoga ), Raja-Yoga' nın alt basamaklarını, yada farklı amaçlara yönelik bölümlerini ifade etmektedir. Buraya şunuda ilave etmek gerekiyor. Günümüzde Yoga pekçok kişi tarafından anlamından ve dogal yapısından saptırılarak, daha çok ticari amaçlı şekillerle ve ticari amaçlı adlarla sunulmaktadır. Gerçek Yoga çalışmalarının bunlarla karıştırılmaması gerekir. Yoga yavaş ve emin adımlarla ilerlenilmesi gereken mutluluk yoludur.
Çalışmalara başlamadan önce şunada deginmek gerekir. Yoga, pekçok kişinin algıladıgı gibi Hatha-Yoga' dan ibaret degildir. Günümüzde aygın olarak uygulanan, ya da uygulanıldıgı sanılan Hatha-Yoga ve onun beden çalışmalarını meydana getiren Asana' lar, Aşthanga-Yoga' ya giden yolun ilk basamagı olarak kabul edilir ve bunları uygulamakdaki asıl amaç bedeni ve zihni daha sonra ögrenilecek Kapalabhati ( basit nefes ), Kumbhaka ( nefes ), Kundalini ( enerji ), Dharana ( konsantrasyon ) ve Dhyana ( meditasyon )çalışmalarına hazırlamakdır.
Yoga Nedir ?...
Sorusuna cevap aramak ve buna açıklık getirmek bizim yapmak istedigimiz çalışmaları, varmak istedigimiz noktaları ve aynı zamanda Yoga' nın felsefe sistemine göre aranan ve özlenen sonuçları anlamlandırmak açısından önemlidir.
O halde önce Yoga' nın kelime anlamına bakalım.
Sanskritçe' de Yoga' nın " Yuj " ( yug ) kökünden geldigini görürüz, bu yoga' nın penceresinden bakılınca kısaca " boyunduruk, birleştirmek, birleşmek, bir olmak " anlamını taşımaktadır.
Yoga' nın felsefe sistemine baktıgımızdada bir olmanın iki şekilde yorumlandıgı anlaşılır.
Bunlardan bir tanesi Jeew Atma olarak adlandırılır. Kısaca kişinin kendi iç yapısı ile dış yapısının birleştirilmesidir. Buna, kişinin bedenini ve bedensel fonksiyonlarını, zihini ve zihinsel fonksiyonları ile birleştirmesi diyebiliriz.
Digeri ise Pram Atma olarak adlandırılır. Jeew Atma gerçekleştirildikden sonra kişinin kendisini, kendi dışında olanla, örnegin; diger insanlarla, hayvanlarla, böceklerle, çiçeklerle, kısacası dogayla birleştirmesi ve onlarla uyum içine girmesi, çıkarımcı düşüncelerinden sıyrılarak, evrensel düşünce sistemini kabul etmesidir.
Bu birleşmeden sonra bir adım daha ileriye gidilerek kişinin kendi ruhsal yapısını, içsel enerjisini, kozmik güç ile birleştirmesidir. Bu, mikrokozmik yapının makrokozmik yapı ile birleşmesi olarak anlamlandırılır.
Bu birleşmeler gerçekleştiginde tüm evren kişi tarafından his edilmeye ve algılanılmaya başlar. kişi zihinsel hazırlıklarını tamamlayıp, algıladıklarını özümleyebildiginde evrensel süptil güçlerin tanınması, anlamlandırılması ve onların kullanılması mümkün olur.
Tarifimizi biraz daha genişletirsek......
Kişinin " Pancha Koşa " olarak adlandırılan beş bedenine ve bu bedenlerinin tüm fonksiyonlarını disiplin altına alarak terbiye etmesini ögreten bir dizi bedensel ve ruhsal çalışmadır diyebiliriz.
Patanjali tarafından ortaya konulan Aşthanga-Yoga çalışmalarının sekiz basamagına baktıgımızda bu tarifin eksik oldugu hemen göze çarpar.
Bu sekiz basamak şu şekilde sıralanır.
1.. Yama :: Negatifliklerden kurtulmak, ahlaki disipline sahip olmak. Bedensel ve ruhsal olarak kendine hakim olabilme gücüne erişmek
2.. Niyama :: Pozitif duygu ve düşünceleri kuvvetlendirmek
3.. Asana :: Vücudun duruş şekillerini ögrenmek, fiziksel bedenimizden en iyi şekilde istifade edebilmek.
4.. Pranayama :: Nefes çalışmaları yaparak, evrensel enerji ( Prana ) olarak adlandırılan nefesi kontrol altında tutabilmek.
5.. Pratyahara :: Astral ( zihinsel ) bedeni tanıyarak onu çözümlemek.
6.. Dharana :: Konsantrasyon çalışmaları yaparak zihni terbiye etmek.
7.. Dhyana :: Batıdaki adlandırması ile meditasyon yolunda ilerlemek ve makrokozmosu çözümlemek.
8 .. Samadhi :: Ruhun tüm baskılardan ve şekillerden kurtularak serbest kalmasına olanak tanımak.
Bu görüş çerçevesinde yukarıdaki tarife şunlarıda ilave etmemiz gerekir.
Yog evrenselligin ve sonsuz şuurun kavranabilmesi içi zihnin istenmeyen tüm etkilerden kurtulması, iç benliginin sırlarını çözebilmesi, düşünce sistemini arıtması ve evrenselligin farkında olunmasının ögrenildigi bir teknikdir.
Eski metinlerde Yoga çalışmaları yapan kişinin zihinsel ve bedensel faliyetleri rüzgardan korunmuş " mum alevine " benzetilmiştir. Onun gibi nazik fakat kararlı, dalgalanmalardan uzak, sade ve sakin olması istenmiştir. Bu, sadece Yoga çalışanlar için degil tüm insanlar için özlenen ve aranan bir nitelikdir.
Yoga felsefesine göre kişinin bedeninde ve iç dünyasında olupda bilmedigi ve algılayamadıgı şeyler Yoga ögretisi için çok basit, Yoga ögretisine uzak olanlar için ise çok karmaşıkdır. Yoga çalışmaları bunların ( içsel güçlerin ) algılanmasını, bilinmesini, geliştirilmesini ve kontrol edilmesini saglar. İlk kontrol altına alınması gereken de kişinin kendi hal ve tavırları, duygu ve düşünceleridir.
Yukarıda bahsetmiş oldugumuz, Yoga felsefesine göre insanın içinde yer alan kaybolmuş ya da unutulmuş güçler, bu gün bilim tarafından ortaya konulmuş insanın anatomik yapısından farklı bir anatominin ögrenilmesi, çözülmesi ve harekete geçirilmesi ile ortaya çıkartılmaktadır.
Bu nedenle belkide Yoga ve meditasyon çalışmalarında ilk ögrenilecek şey, bu güne kadar ögrenilmiş olanların dışına çıkmak, bakış ve görüş açısını genişletmek, konsantrasyon kabiliyetini geliştirmek, herşeye sevgi ve saygıyla bakarak evrensel düşünce sistemini kabul etmekdir.
Evrensel düşünme sisteminin bir ayagı kişinin evrende var olan herşey ile, kuş ile, böcek ile, çiçek ile hatta hiç bilmedigi, algılayamadıgı şeylerle bir oldugunun farkına varması, herşeyin aynı " öz " den meydana geldiginin, aynı enerji ile beslendiginin bilincine erişmesidir. İşte o zaman kişi egoların, istek ve tutkuların boş oldugun his ederek bunlardan kaynaklanan bencilliginden, kıskançlıgından, bun bilirim duygularından ve onların ortaya çıkardıgı üzüntülerin manasızlıgından sıyrılarak içindeki güzelligi fark edebilecek, stabil ve pozitif bir ruh haline kavuştugundada her baktıgı şeyde kendi yansımasını görecek kendisi ile evren arasında fark olmadıgını anlayacak, evrensel düşünebilmenin önemini kavrayacakdır.
Hindistan' da gelişmiş ögretilerin önemli yazmalarından birisi olan Mahabarata' nın düzenleyicisi olarak kabul edilen bilge ve ermiş Vyasa ( Vinyasa ) Bahagavat Gita' da, Yoga' yı çok basit olarak, bir cümle ile " Kişinin tutsaklıkdan kurtulup aydınlıga kavuşmasının yolu " olarak tarif eder. Bunun içinde gerekli olan " kişinin alt benligini yenerek üst benligini serbest bırakmasıdır " der. Kişinin üst benliginin serbest bırakılması, baskılardan kurtulması onu aydınlıga, huzura ve kurtuluşa kısaca özgürlüge kavuşturacakdır.
İsterseniz burada durup Yoga felsefesine göre özgürlügün ne anlama geldigine kısaca bakalım.
Özgürlük denildiginde ilk akla gelen kişinin tüm baskılardan kurtuldugu, canının istedigi herşeyi hiçbir engelleme ile karşılaşmadan yapabildigi, sınırların sorumlulukların ve uyulması gerekli kuralların olmadıgı bir ortam olur.
Oysa, bu Yoga felsefesine göre özgürlük degil duygu, istek ve düşüncelerin esiri olmak anlamını taşır.
Felsefe sisteminin ögretisine göre ise kişi özgürlügüne kavuşabilmek için önce kendisini, özellikle iç dünyasını tanımalıdır. Yama ve Niyama kavramlarını özümlemeli
kendisi ile yüzleşebilmeli, negatiflerinden kurtulabilmelidir. bunlar yapıldıgında elde edilecek güç onun önünde yeni bir kapı açacakdır. Azimle ve kararlı olarak yürünecek olan bu yolda doganın üç dengesi olarak bilinen ve " Guna " olarak adlandırılan tabiat degerlerini iyi yada kötü, faydalı yada zararlı ayırımı yapmadan aşmalıdır. Bu geçekleştiginde kişi doganın ortaya koydugu degerlerin üzerine çıkar ve onun ruhunu tabiatın ve yaşantının hiçbir dalgalanması etkiliyemez, baskı altında tutamaz. Bu, özgürlügün kapılarının kişinin önünde açılmasıdır ve " Gunatita " olarak adlandırılır।